İLAMDAKİ ALACAKLAR AYRI AYRI İCRAYA KONULABİLİR Mİ?

20 Temmuz 2024
Posted in Makaleler
20 Temmuz 2024 Yücel Hukuk Danışmanlık

Bu konuda yargıtay daireleri arasında görüş birliği olmamakla birlikte aşağıda bazı kararlara yer verilmiştir.

 

“Borçlu vekili, alacaklı vekili tarafından, aynı ilama dayanılarak lehe hükmedilen asıl alacak ve vekalet ücreti ile yargılama gideri alacağı olarak iki ayrı takip başlatıldığını ve fazladan vekalet ücreti istendiğini, bu işlemin hakkın kötüye kullanılması olduğunu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağını iddia ederek takibin ve icra emrinin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece, aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı, birden fazla icra takibi yapılmasında yasaya uymayan usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

…Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır ve hukuk düzeni tarafından korunamaz. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatması yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayacağından mahkemece şikayetçinin iddiaları yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle sonuca gidilmesi isabetsizdir.” YARGITAY HUKUK GENEL KURULU ESAS NO : 2014/8611 KARAR NO : 2016/492

 

“Dairemizin müstekar içtihatları gereği ilamda yazılı olan asıl alacak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden tek bir takip yapılabileceği gibi ayrı ayrı takip yapılması da mümkündür. İlamda hükmedilen asıl alacak ve buna bağlı fer’i alacaklar yönünden ayrı ayrı takip yapılmasını engelleyen yasa hükmü bulunmadığından, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla; alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.”

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2010/12-138 K. 2010/169

“…Müşteki tarafından adı geçen Avukat aleyhine Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin Esas:2014/745 sayısına kayden açılan şikâyet davası sonunda verilen 13.11.2014 tarih ve 2014/1009 sayılı karar ile yasalarda bir ilam ile hüküm altına alınan haklar ile ilgili olarak ayrı ayrı takip yapılabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu kapsamda Anayasanın 36, Türk Medeni Kanununun 1, 2, 4 ve 33, Borçlar Kanununun 77 ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun

  1. maddeleri dikkate alınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği, objektif iyiniyet kuralları uyarınca, adı geçen Avukat tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti istenmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle dürüstlük kurallarına uymadığı…” Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2012/6206/8203 K.

“…Disiplin kovuşturmasının şikâyetli avukatın mahkeme ilamına konu vekâlet ücreti ile yargılama giderini iki ayrı icra takibi yaparak tahsil etmesinde hukuka aykırılık olup olmadığı değil, yapılan işlemin meslek kurallarına uygun olup olmadığıdır.

Eylem, şeklen hukuka uygun olsa bile, ilamda yazılı aynı mahiyetteki iki alacak için iki ayrı takip

 

yapılarak iki ayrı icra vekâlet ücreti tahsili meslek kurallarının ruhu ve kabul ettiği ilkelerle bağdaşmamaktadır. Avukat, yargı kararlarına uygun ise de toplumun önem verdiği moral değerlere ters ve avukatların kamudaki itibarını doğrudan ilgilendiren hususlarda daha dikkatli ve özenli olmak “avukatlar paradan başka hiçbir şey düşünmez gibi olumsuz bir imajın yaratılmasına” eylemleriyle katkıda bulunamazlar.

Çünkü avukatlık her şeyden önce bir kamu hizmetidir ve “avukat kamunun avukatlık mesleğine güveni” nin sarsılmamasını sağlayacak biçimde çalışmak zorundadır. (Avukatlık Yasası Madde 34 ve TBB Meslek Kuralları Madde 3) Bazı davranışların yasalara uygunluğu yeterli mazeret sayılamaz. Avukat aynı zamanda “hukuka uygunluk” ölçüsüne de bağlıdır. (Av. Faruk Erem, Meslek Kuralları Şerhi, s. 46).

Şikayetli avukatın eylemi, Avukatlık Yasası’nın 34. Maddesinde açıklanan; Yüklenilen görevi, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen Meslek Kuralları’na uymak yükümlülüğü ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesinde açıklanan; Mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütme ilkesine ve 4. maddesinde açıklanan; Mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınma ilkelerine aykırılık teşkil etmekle disiplin suçunu oluşturmaktadır..” TBB Disiplin Kurulu’nun 26.07.2013 gün ve E. 2013/139, K. 2013/565 sayılı kararı.