GENEL ANLAMDA ZAMANAŞIMI DEF’İ NEDİR?
Zamanaşımı def’i bağımsız ve sürekli bir def’idir. Niteliği yönünden karşı haklardan olup kesin defiler arasında yer alır. Zamanaşımı müessesesinin kanun koyucu tarafından öngörülme amacı, def’i hakkı sahibi tarafından zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil edip etmeyeceği hususunda belirleyici olmasıdır. (2)
Zamanaşımı savunması, 1086 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 187.maddesinde (6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 116.maddesinde) sayılan ilk itiraz nedenlerinden değildir. Bu nedenle davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Ancak cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı savunmasının mahkemece dikkate alınabilmesi için, davacının “savunmanın genişletilemeyeceğini” ileri sürüp karşı çıkmamış olması gerekir. (Bkz. 1)
ZAMANAŞIMI DEF’İ RE’SEN İNCELENEBİLİR Mİ?
Zamanaşımı, def-i niteliğinde olup ancak tarafların ileri sürülmesi ile hakimce dikkate alınır. Hakim re’sen borcun zamanaşımına uğrayıp uğramadığını araştırmaz. Zamanaşımı def-i, ön inceleme aşamasının sonuna kadar ileri sürülmelidir.
“Dava dilekçesi davalılardan …’e usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafından cevap dilekçesi verilmemiş ve yasal süre içinde zamanaşımı def’i ileri sürülmemiştir. Bilirkişi raporunun tebliğ üzerine davalı vekili 08.09.2014 tarihli celsede, dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu belirtmiş ancak bu yönde somut bir iddiada bulunmamış, herhangi bir delil ileri sürmemiştir. Usulüne uygun zamanaşımı def’i olmadığı halde mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermesi hatalıdır.” (Bkz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/11916 E. , 2019/9297 K.)
ISLAH İLE ZAMANAŞIMI DEF’İ İLERİ SÜRÜLEBİLİR Mİ?
Islah ile zamanaşımı def’inin ileri sürülüp sürülemeyeceği konusunda Yargıtay içtihatlarında birlik olmadığı gibi doktrinde de görüş ayrılığı mevcuttur. Bu yazıda her görüşten kararlara da yer verilmiştir.
Süresinde verilen cevap dilekçesiyle birlikte sunulan zamanaşımı itirazı ile ilgili:
“…ancak davalı tarafın aynı havale tarihli cevap dilekçesi sunduğu ve zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı tarafa tebliğine ilişkin evrak dosya içerisine alınmalı; cevap dilekçesinin kanuni süresi içerisinde verildiğinin anlaşılması durumunda, davalı tarafın zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.” (Bkz Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/25264 E. , 2014/23851 K.)
Süresinde verilmeyen cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zamanaşımının defi’nin öne sürülemeyeceğiyle ilgili:
“Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi süresinde olmayıp, sözü edilen savunma cevap dilekçesinin ıslahı mahiyetinde değildir. Kaldı ki, hiç yada süresinde cevap dilekçesi
verilmeyen hallerde cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı definin ileri sürülmesi de mümkün değildir.Mahkemece davalının usulüne uygun olmayan zamanaşımı defi değerlendirilmeksizin, davaya konu isteklerle ilgili hesaplama yapılarak hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.” (Bkz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/10242 E. , 2019/10112 K. )
“Davalının süresinden sonra verdiği cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunabileceğini kabul etmek ıslah ile kaçırılmış olan sürenin geri getirilmesi, daha doğrusu ıslah ile davaya cevap verilmesi sonucunu doğuracaktır. Oysaki kanun ile belirlenen süreler kesin olup, ıslah kaçırılmış olan süreleri geri getiren bir müessese değildir. Kanuni süre içinde verilmeyen cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceği kabul edilmiştir. Mahkemece davalı vekilinin süresinde vermediği cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle ileri sürdüğü zamanaşımı definin dikkate alınması hatalıdır.” (Bkz T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/9-2782 . 2020/87 K 6.2.2020 T)
“Bilindiği üzere davalı, davaya cevap vermek zorunda değildir. Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi hâlinde davalının, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacağı hususu 6100 Sayılı HMK’nın 128. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak, süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davanın inkârı, ileri sürülen vakıaların inkârı niteliğinde olup, bu inkârın zamanaşımı defini de kapsadığı söylenilemez…Ayrıca, davalının süresinden sonra verdiği cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunabileceğini kabul etmek ıslah ile kaçırılmış olan sürenin geri getirilmesi, daha doğrusu ıslah ile davaya cevap verilmesi sonucunu doğuracaktır. Oysaki kanun ile belirlenen süreler kesin olup, ıslah kaçırılmış olan süreleri geri getiren bir müessese değildir…Hâl böyle olunca, kanuni süre içinde verilmeyen cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceği kabul edilmiştir…Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2017 tarihli ve 2017/17-1093 E., 2017/1090 K. sayılı kararında da aynı ilkelere yer verilmiştir.” (Bkz T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/9-2782K. 2020/87 T. 6.2.2020)
YARGITAYIN BU KONUDA AKSİ YÖNDE KARARLARI DA MEVCUTTUR.
CEVAP DİLEKÇESİNİN ISLAHI SURETİYLE ZAMANAŞIMI DEF’İNİN İLERİ
SÜRÜLEBİLECEĞİ İLE İLGİLİ KARARLAR:
“Zamanaşımı def ’inin cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile ileri sürülmesi de mümkündür bunun için süresi içinde cevap dilekçesi sunmuş olması gerekmektedir.” Aynı yöndeki kararlar bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/9-629 E. 2011/70 K., Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/15435 E. 2018/22360 K. , Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/9-1212 E. 2017/1078 K.
PEKİ, “DAVAYA HİÇ CEVAP VERMEYEN DAVALI TÜM VAKIALARI İNKAR ETMİŞ SAYILIR” ŞEKLİNDEKİ KURAL, ZAMANAŞIMI DEF’İNİ DE KAPSAR MI ?
“Bilindiği üzere davalı, davaya cevap vermek zorunda değildir. Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı 6100 sayılı HMK’nın 128. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Bu kural, HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde de öğreti ve yargı kararlar ile kabul edilmiştir. Ancak, süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davanın inkarı ileri sürülen vakıaların inkarı niteliğinde olup, bu inkarın zamanaşımı def’ini de kapsadığı söylenemez.
Ayrıca, davalının süresinden sonra verdiği cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı
def’inde bulunabileceğini kabul etmek ıslah ile kaçırılmış olan sürenin geri getirilmesi, daha doğrusu ıslah ile davaya cevap verilmesi sonucunu doğuracaktır. Oysa ki kanun ile belirlenen süreler kesin olup, ıslah kaçırılmış olan süreleri geri getiren bir yol değildir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMKnın 176. maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görülmüştür. Dolayısıyla yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceği kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.” (Bkz Yargıtay HGK, 2016/1209 E. 2017/1075 K. 7.6.2017 T)
Ayrıntılı Bilgi için Bkz.
1- 4. HD.22.11.1983, 9302-9770 (YKD. 1984/9-1365) – 4.HD. 05.03.1981, 612-2635 ( YASA,
1981/6-811, no: 192)
2- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/271095 3-Lexpera Blog, 21.02.2018, Av.Şeyma Akkaşoğlu
- Oğuzman, Kemal / Öz, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Vedat Kitapçılık,
İstanbul 2010.
- Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, Lexpera İçtihat Bilgi Bankası
- Pekcanıtez, Hakan / Atalay, Oğuz / Özekes, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Vedat Kitapçılık,
İstanbul 2017.
- OĞUZMAN, Kemal, Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Gözden geçirilmiş baskı,
İstanbul 2014, s.85.